SAHİH-İ İBN-İ HİBBAN Zvd

BABLAR    KONULAR  -  NUMARALAR

KİTABU’L-CENAİZ

<< 414 >>

22- Bir Kimsenin Öldüğünü Duyurmak ve Ölünün Cenaze Namazını Kılmak

 

(:-753-:) Ebu Said el-Hudri anlatıyor: Biz, Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in (Medine'ye) gelişinde; ölü can vereceği zaman O'na (bunu) haber verirdik. O da (gelip) ölen kişinin yanında hazır bulunur ve vefat edinceye kadar ona istiğfarda bulunurdu. Yefat ettiğinde Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ve beraberindekiler (oradan) ayrılırdı. Bazen bu durum Resuluilah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i alıkoymasından dolayı uzardı. Biz bunun zorluğunu endişe ettiğimizde topluluğun bir kısmı, bir kısmına:

 

"Vaılahi, eğer biz vefat etmedikçe hiçbir kimsenin (ölümünü) Resuluilah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e haber vermesek, vefat ettiğinde O'na haber versek, çünkü bu durumda Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ü.zerine bir zorluk ve O'nu (burada) alıkoyma söz konusu olmaz" dedik.

 

Biz de (böyle) yaptık. Nihayet (bir kişi) öldükten sonra ancak onun ölümünü Resulullah s.a.v.'e haber veriyorduk. O da gelip ölünün üzerine cenaze namazı kılıp istiğfarda bulunuyordu. Bazen Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bu andan itibaren hemen oradan ayrılırdı. Bazen de ölü defnolununcaya kadar orada kalırdı.

 

Sonra da: "Vallahi, biz Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i (burada) hazır bulundurmayalım da O kendi evinde iken onun üzerine namaz kılması için ölülerimizin cenazelerini O'nun yanına  taşıyalım. O zaman bu, Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem için daha faydalı ve daha kolay olur" dedik. Nihayet böyle de yaptık. Dolayısıyla da bu uygulama (cenaze namazıarının mescidlerde kılınması), bugüne kadar böyle devam etti.

 

- - -

isnadı hasendir. ibn Hibban 5/4 (2995), Ahmed, müsned (3/66), Hakim (1/357) ve Beyhaki:, sünen (4/74)