22- Bir Kimsenin Öldüğünü
Duyurmak ve Ölünün Cenaze Namazını Kılmak
(:-753-:) Ebu Said el-Hudri anlatıyor: Biz, Resulullah Sallallahu
Aleyhi ve Sellem'in (Medine'ye) gelişinde; ölü can vereceği zaman O'na (bunu)
haber verirdik. O da (gelip) ölen kişinin yanında hazır bulunur ve vefat
edinceye kadar ona istiğfarda bulunurdu. Yefat ettiğinde Resulullah Sallallahu
Aleyhi ve Sellem ve beraberindekiler (oradan) ayrılırdı. Bazen bu durum
Resuluilah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i alıkoymasından dolayı uzardı. Biz
bunun zorluğunu endişe ettiğimizde topluluğun bir kısmı, bir kısmına:
"Vaılahi, eğer biz
vefat etmedikçe hiçbir kimsenin (ölümünü) Resuluilah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e
haber vermesek, vefat ettiğinde O'na haber versek, çünkü bu durumda Resulullah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem ü.zerine bir zorluk ve O'nu (burada) alıkoyma söz
konusu olmaz" dedik.
Biz de (böyle) yaptık.
Nihayet (bir kişi) öldükten sonra ancak onun ölümünü Resulullah s.a.v.'e haber
veriyorduk. O da gelip ölünün üzerine cenaze namazı kılıp istiğfarda
bulunuyordu. Bazen Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bu andan itibaren
hemen oradan ayrılırdı. Bazen de ölü defnolununcaya kadar orada kalırdı.
Sonra da: "Vallahi,
biz Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i (burada) hazır bulundurmayalım da
O kendi evinde iken onun üzerine namaz kılması için ölülerimizin cenazelerini
O'nun yanına taşıyalım. O zaman bu, Resulullah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem için daha faydalı ve daha kolay olur" dedik.
Nihayet böyle de yaptık. Dolayısıyla da bu uygulama (cenaze namazıarının
mescidlerde kılınması), bugüne kadar böyle devam etti.
- - -
isnadı hasendir. ibn
Hibban 5/4 (2995), Ahmed, müsned (3/66), Hakim (1/357) ve Beyhaki:, sünen
(4/74)